Sayfa Başına Dön

Subsizyon

Aknenin neden olduğu atrofik skarlar başta olmak üzere, özellikle yüzdeki tüm skarlar klinik şiddetine göre kişi üzerinde ciddi bir estetik ve psikolojik problemlere neden olmaktadır.

Atrofik(deri seviyesinde çökme yapanlar) skarlar genişlikleri, derinlikleri ve üç boyutlu yapılarına göre;

Ice pick skarlar; 2 mm den derin olmayan, deri yüzeyinden derin dokulara uzanan, iğne ile delinmiş gibi yada buz kıracağı ile buz yüzeyinde yaratılan izlere benzeyen atrofik skarlardır.

Boxcar skarlar; yuvarlak yada oval şekilde, bir yük vagonu gibi kenarların dike yakın yapılandığı, sıklıkla 0.1-0.5 mm derinlikte hatta 0.5 mm den daha derin olabilen 1.5-4 mm çaplı atrofik skarlardır.

Rolling skarlar; deri yüzeyinden çökmelerin bir ip yada solucan gibi yerleştiği, çamurda yuvarlanmış bir metal bilyenin izlerine benzeyen 4-5 mm çaplarında atrofik skarlardır.

Bu tip atrofik skarların düzeltilmesi ve/veya yeniden yapılandırıması için dermabrazyon, subsizyon, lazer, RF, dolgular ve yağ transferleri, punch teknikleri, eksizyonal cerrahiler, kimyasal peeligler tek başlarına yada kombinasyonlar şeklinde kullanılmaktadır.

Subsizyon
Subsizyon geçmişte selülit ve selülit kaynaklı dimplelarda(çökmeler), yüzdeki ince çizgiler ve derin kırşıklıklarda kulanılmakta idi. Son yıllarda kanüller, lazer ve RF ile birleştirilerek daha etkin bir şekilde kullanılmaya başlandı. Günümüzde akne atrofik skarlarında, selülitte ve derin kırışıklıklarda uygulanan mikro cerrahi uygulamalar başlığı altında geçmektedir.

Atrofik skarlar, kırşıklıklar ve selülitlerde deri seviyesinde çökmenin deriyi aşağı doğru çeken fibröz bantlardan kaynaklandığını biliyoruz.

Basitçe açklanacak olur ise atrofik skarlarda deri yüzeyini aşağı çeken deri altındaki fibröz bantların mekanik olarak kesilmesi prensibi üzerine yapılmaktadır. Subsizyon derinin kesilmeden altında yapılan cerrahi işelm olarak basitce tanımlayabiliriz. Mekanik olarak atrofik skar bu bağların kesilmesi ile yükselirken tam altında kanamalar ve doku hasarı gelişmekte. Kanama bir taraftan skar altında derinin yeniden alt dokulara bağlanmasını engellerken, oluşan kanama ve pıhtılaşma ile kanın yapısındaki onarıcı ve büyüme faktörleri skar altındaki dokuda yeniden yapılamaların(yeni kollajen ve destek dokuların yapılması gibi) oluşmasını sağlamaktadır.

Subsizyon uygulamanın yapılacağı alanda sterilizasyon sağlandıktan sonra özellikle yan ışık muayenesi ile atrofik skarlar sapatanarak cerrahi kalem ile işaretleme yapılır. Subsizyon alanında lokal(enjeksiyon yada anestezi krem ile), bölgesel yada tümesent anestezi uygulanarak hastanın işlem sırasında ağrısının olmaması sağlanır. Skarın çevresinden özel iğneler ile girilerek subsizyon işlemi yapılır.

Bu amaçla farklı özelliklerde iğneler kullanılmakta.

Son yıllarda subsizyonda blunt kanül olarak tanımlanan ucu künt-keskin olmayan ve fleksible özel iğneler kullanılmakta.

Bu iğneler çevre dokularda daha az hasar yapmakta.

İğne deriyi dik olarak geçtikten sonra deri yüzeyine paralel tutulacak şekilde(subdermal palanda) atrofik skar zemininde yavaş hareketler ileri geri hareket ettirilerek subsizyon işlemi tamamlanır. Birbirine yakın atrofik skarlarda bu azlanın tamamına subsizyon yapılır.

Uygulama sırasında deri iki parmak arasında sıkıştırılarak veya gerilerek iğnenin skar dokusunda kontrollü hareketi sağlanır.

Uygulamadan hemen sonra atrofik skarda yükselme gözlenir ise bu uygulamanın sonlandırıması anlamına gelmektedir. Üzerine 1-2 dakika fala kanama kontrolü için hafif kompresler uygulanmaktadır.

Atrofik skarlarda 4-6 hafta ara ile 1-4 seans uygulama yeterli olmaktadır.

Subsizyon prosedürü sonrası antibakteriyal kremler uygulama alanına kullanılmakta.

Uygulama alanında subsizyonun mekanik etkisine bağlı olarak ekimoz(çizgisel tarzda yada noktasal deri altı kanamaları), ağrı ve gerginlik hissi, ödem ve ekimoz gelişmektedir. Ödem 1-3 günde ekimoz 3-7 günde iyileşmekte.

Subsizyondan hemen sonra atrofik skar yükselmekte ve 12 haftaya kadar sürmekte

Subsizyon sonrası atrofik skarda 3-10. günlerde deride tekrar çökme olabilmektedir. Bunun önlenmesi için subsizyondan 3 gün sonra gün aşırı 2 hafta deri yüzeyinden vakum uygulanmakta. Bunun için 70 mmHg negatif emme basıncı (4 sn. kısa sürelerle) uygulanmakta. Bu subsizyon yapılmış atrofik skar altıda tekara kanama ve ödeme neden olmakta.

Subsizyonun sonuçları oldukça değişkendir. % 30-80 arası tek başına başarı sağlamakta.

Atrofik akne skarlarında en iyi klinik sonuçları spot TCA + subsizyon 2-3 ay ara ile 2 seans ve sonrasında 3-4 hafta ara ile fraksiyonel co2 lazer uygulamalarından almaktayız.

Akne skarlarından özellikle rolling skarlarda subsizyon başarılı sonuçlar vermekte. Boxcar ve icepick skarlarda klinik başarısı daha orta düzeydedir. Akne skarlarında subsizyon ile birlikte subdermal absorbable (zamanla eriyebilen) cerrahi iplikler yada kolajen enjeksiyonları kombine kullanılmış. Ancak sadece subsizyonun sonuçları ile karşılaştırıldığında bu kombinasyonun artı bir klinik cevap sağlamadığı gözlenmiştir.

Subsizyon + fraksiyonel CO2 lazer + % 15 triklorasetik asit -TCAA nın 2 ay ara ile kullanımı en iyi sonuçları vermekte. Subsizyon + % 50 TCAA CROSS 1 ay ara ile tekrarlandığında klinik cevap oldukça yüksektir.

Subsizyon sellülit kaynaklı deri yüzeyindeki depresyonlarda(çökmelerde) kullanılmakta. Bu depresyonlar özellikle selülitin bulunduğu alanlarda kaslar kullanıldığında daha belirgin olmakta. Örneğin basen bölgesinde depresyonlar ayakta iken ve kalça kasları kasıldığında daha belirgin olmakta.

Selülit depresyn alanında subsizyon işelemi öncesi daha iyi bir anestezi yapılmalıdır. Bunun için depresyon alanına infiltrasyon anestezisi uygulanmakta. Uygulanan subsizyon atrofik skarlarar göre daha katmanlı ve deri altı yağ dokusuna kadar uygulanmalıdır. Bu depresyonlarda subsziyon hemn sonrasında otolog yağ enjeksiyonu çok daha güzel estetik sonuçlar sağlamakta.

Subsizyonun kullanım lanlarından biriside deri çatlaklarıdır.